Bir kafeterya işletmecisi dostum ile sohbet ediyorduk. “İşler nasıl?”
diye sordum. Tebessüm etti, “Aile içinde sorunlar arttıkça, bizim işler
iyiye gider.” dedi.
Şaşırdım. “Nasıl yani?” dedim.“Bizim en
bereketli saatlerimiz, sabah 7 ile 9 arasıdır. Bu saatlerde kazandın
kazandın, sonra akşama kadar tek tük uğraşır durursun müşteri ile.”
dedi.
“İyi de bunun aile içi sorunlarla ne ilgisi var?” diye sordum.
“Hocam, ailesinde sabah kahvaltısı olmayanların ilk uğrak yeri
kafeterya ve pastanelerdir.” dedi ve devam etti: “Sabah işe gidenler,
okul için evden çıkanlar sabah kahvaltı yapmamışlarsa önce pastanelere
uğrar, bir-iki poğaça, sandviç alır, yollarına öyle devam ederler. Ama
aile içinde bir düzen varsa, sabah uğramaları azalır.”
Hiç böyle düşünmemiştim…
20 Temmuz 2016 Çarşamba
Bisikletim
Benim bisikletim yoktu çocukken.
En sevdiğim şeylerden biri arkadaşlarımın bisikletlerine dokunmaktı. Bisiklet demirinin, parmaklarıma o soğuk ve yumuşak dokunuşu bilmem kaç gece rüyalarıma girmişti. Uyandığımda, sanki bisikletim varmış gibi heyecanla gözlerimi açtığım sabahları hatırlıyorum hâlâ.
Bisiklet zilinin kendine has çınlaması çok hoşuma giderdi.
Bir sabah, arkadaşımın bisikletinin peşinden koşarken annem görmüş beni. Çok üzülmüş. Rahmetli babama “Şu çocuğa bir bisiklet alsan… Arkadaşlarının peşinden koşarken içim acıyor.” demiş.
Babam, “Ya bisiklete binerken araba çarparsa” korkusu ile almak istememiş.
Hiç unutmam, bir gün, komşumuzun oğlu ile duvar dibinde sohbet ediyorduk. Bisikletine yaslanmıştı. Elinde yeşil erik vardı. Hem yiyor hem de bisikletinin ne kadar hızlı gittiğini anlatıyordu. Elindekileri bitirip bisikletine binmişti ki “Bisikletinin zilini bir kere çalabilir miyim?” diye izin istemiştim.
Arkadaşım, “Şimdi olmaz, bir tur atıp geleyim ondan sonra.” demişti…
Bugün olmuş, o günkü bana hâlâ üzülürüm. Ne vardı ki sanki zili çalmama izin verseydi…
Çocukluk işte…
En sevdiğim şeylerden biri arkadaşlarımın bisikletlerine dokunmaktı. Bisiklet demirinin, parmaklarıma o soğuk ve yumuşak dokunuşu bilmem kaç gece rüyalarıma girmişti. Uyandığımda, sanki bisikletim varmış gibi heyecanla gözlerimi açtığım sabahları hatırlıyorum hâlâ.
Bisiklet zilinin kendine has çınlaması çok hoşuma giderdi.
Bir sabah, arkadaşımın bisikletinin peşinden koşarken annem görmüş beni. Çok üzülmüş. Rahmetli babama “Şu çocuğa bir bisiklet alsan… Arkadaşlarının peşinden koşarken içim acıyor.” demiş.
Babam, “Ya bisiklete binerken araba çarparsa” korkusu ile almak istememiş.
Hiç unutmam, bir gün, komşumuzun oğlu ile duvar dibinde sohbet ediyorduk. Bisikletine yaslanmıştı. Elinde yeşil erik vardı. Hem yiyor hem de bisikletinin ne kadar hızlı gittiğini anlatıyordu. Elindekileri bitirip bisikletine binmişti ki “Bisikletinin zilini bir kere çalabilir miyim?” diye izin istemiştim.
Arkadaşım, “Şimdi olmaz, bir tur atıp geleyim ondan sonra.” demişti…
Bugün olmuş, o günkü bana hâlâ üzülürüm. Ne vardı ki sanki zili çalmama izin verseydi…
Çocukluk işte…
Kendinizi Eş Olarak Alır mıydınız?
Kadınsanız,
Eğer erkek olsaydınız kendinizi eş olarak alır mıydınız?
Şu anki eş halinizi göz önüne alarak cevaplayın. Eşinizle ev haliniz; iletişiminiz, konuşmanız, yürüyüşünüz, bakışınız, güler yüzünüz, ev içi giyiminiz, kuşamınız, harcamalarınız, kendi öz bakımınız, eşinize sunduğunuz görsellik ve cinsel hayatınıza verdiğiniz değer yani kadınlık yönleriniz ve bir problem çıktığında tavrınız, kocanıza karşı tutumunuz, gösterdiğiniz saygı, insanlık yönleriniz; yani ona ve ailesine verdiğiniz değerle hepsini bir arada kendinizi bir gözden geçirerek cevap verirseniz kendinizle ilgili daha doğru değerlendirme yapmış olursunuz. Erkek olsaydınız, karşınızda da şu anki halinizle kadın olarak siz duruyor olsaydınız kendinizi eş olarak ister miydiniz?
Eksiklerinizin farkında mısınız, farkındaysanız düzeltmek için neler yapıyorsunuz?
Erkekseniz,
Eğer kadın olsaydınız kendinizi eş olarak alır mıydınız?
Şu anki eş halinizi göz önüne alarak cevaplayın. Eşinizle iletişiminiz, ona karşı tavırlarınız, kendinize ve eşinize verdiğiniz değer, kendi öz bakım ve ev içi giyiminiz ve tavırlarınız, cinsel hayatınızda ona verdiğiniz değer, erkek olarak duruşunuz, ailenin sorumluluğunu üstlenişiniz, eşinizin ailesi ile ilişkileriniz, eşinizin maddi ihtiyaçlarını karşılamada tutumunuz, onun beklentilerine karşı tavrınız, onun sevgi ve şefkat isteğine verdiğiniz cevap, erkek olarak ona verdiğiniz güven…hepsi bir arada kendinizi bir gözden geçirerek cevap verirseniz kendinizle ilgili daha doğru değerlendirme yapmış olursunuz. Kadın olsaydınız, karşınızda da şu anki halinizle koca olarak siz duruyor olsaydınız, kendinizi eş olarak ister miydiniz?
Eksiklerinizin farkında mısınız, farkındaysanız düzeltmek için neler yapıyorsunuz?
Bekarlar ise şöyle sorayım.
Siz karşı cins olsaydınız kendinizle evlenmek ister miydiniz?
Cevabı evlendiğinizde eşinizi nasıl bir kadın ya da erkek bekliyor onu düşünerek verebilirsiniz. Bir kadın ya da erkek olarak ona nasıl bir eş olacağınızı düşünüyorsunuz? O sizde neleri bulacak? Sizi neden alsın ya da istesin? Ona nasıl bir eş olacaksınız? Karşıya geçip kendinize bakın. Hangi yönlerinizle kendinizi almak hangi yönlerinizden kaçmak isterdiniz?
İnsan hep beklentilere odaklanıyor, bulamayınca hayal kırıklığı ile öfke biriktiriyor. Oysa beklentiler bir tarafa bırakılıp herkes eşine ne verdiğine, ona nasıl bir eş olduğuna ya da olacağına odaklansa çok daha mutlu yuvalar olur diye düşünüyorum.
sema maraşlı
Eğer erkek olsaydınız kendinizi eş olarak alır mıydınız?
Şu anki eş halinizi göz önüne alarak cevaplayın. Eşinizle ev haliniz; iletişiminiz, konuşmanız, yürüyüşünüz, bakışınız, güler yüzünüz, ev içi giyiminiz, kuşamınız, harcamalarınız, kendi öz bakımınız, eşinize sunduğunuz görsellik ve cinsel hayatınıza verdiğiniz değer yani kadınlık yönleriniz ve bir problem çıktığında tavrınız, kocanıza karşı tutumunuz, gösterdiğiniz saygı, insanlık yönleriniz; yani ona ve ailesine verdiğiniz değerle hepsini bir arada kendinizi bir gözden geçirerek cevap verirseniz kendinizle ilgili daha doğru değerlendirme yapmış olursunuz. Erkek olsaydınız, karşınızda da şu anki halinizle kadın olarak siz duruyor olsaydınız kendinizi eş olarak ister miydiniz?
Eksiklerinizin farkında mısınız, farkındaysanız düzeltmek için neler yapıyorsunuz?
Erkekseniz,
Eğer kadın olsaydınız kendinizi eş olarak alır mıydınız?
Şu anki eş halinizi göz önüne alarak cevaplayın. Eşinizle iletişiminiz, ona karşı tavırlarınız, kendinize ve eşinize verdiğiniz değer, kendi öz bakım ve ev içi giyiminiz ve tavırlarınız, cinsel hayatınızda ona verdiğiniz değer, erkek olarak duruşunuz, ailenin sorumluluğunu üstlenişiniz, eşinizin ailesi ile ilişkileriniz, eşinizin maddi ihtiyaçlarını karşılamada tutumunuz, onun beklentilerine karşı tavrınız, onun sevgi ve şefkat isteğine verdiğiniz cevap, erkek olarak ona verdiğiniz güven…hepsi bir arada kendinizi bir gözden geçirerek cevap verirseniz kendinizle ilgili daha doğru değerlendirme yapmış olursunuz. Kadın olsaydınız, karşınızda da şu anki halinizle koca olarak siz duruyor olsaydınız, kendinizi eş olarak ister miydiniz?
Eksiklerinizin farkında mısınız, farkındaysanız düzeltmek için neler yapıyorsunuz?
Bekarlar ise şöyle sorayım.
Siz karşı cins olsaydınız kendinizle evlenmek ister miydiniz?
Cevabı evlendiğinizde eşinizi nasıl bir kadın ya da erkek bekliyor onu düşünerek verebilirsiniz. Bir kadın ya da erkek olarak ona nasıl bir eş olacağınızı düşünüyorsunuz? O sizde neleri bulacak? Sizi neden alsın ya da istesin? Ona nasıl bir eş olacaksınız? Karşıya geçip kendinize bakın. Hangi yönlerinizle kendinizi almak hangi yönlerinizden kaçmak isterdiniz?
İnsan hep beklentilere odaklanıyor, bulamayınca hayal kırıklığı ile öfke biriktiriyor. Oysa beklentiler bir tarafa bırakılıp herkes eşine ne verdiğine, ona nasıl bir eş olduğuna ya da olacağına odaklansa çok daha mutlu yuvalar olur diye düşünüyorum.
sema maraşlı
9 Temmuz 2016 Cumartesi
Hamilelikte Son Aylar, Son Günler
Ağrılar, sancılar artsa da uykusuzluk had safhada olsa da bu günler çok heyecanlı günler...
Ben bugün çok mutluyum mesela. Nedenini bilmiyorum. Rüyamda doğum yapmış olabilirim, hayal meyal hatırlar gibiyim. Ama içimde kocaman bir huzur var. Ve hiçbir olumsuzluğun beni ele geçirmesine izin vermiyorum.
7 Temmuz 2016 Perşembe
Hamilelik Çok Mu Zor?
Hamilelik ve doğum hakkında binlerce şey söylenir. Söyleyenler hep kendilerinin kahraman olduğunu anlatmak istercesine hareket ederler ve feryat figan ederler. Yok şöyle zor yok böyle zor. Kendinden daha yeni hamile birini görürlerse onu hayattan soğutmaya yönelik kelamlar..daha ne ki bu demeler..esas biraz daha ağırlaşınca yandın demeler..ben çok fenayımlar falanlar filanlar.
Eğer ki doğuma yaklaştıysanız, korkutucu doğum hikayeleri...en zorunu ben doğurdum şeklinde ikna etme çabaları.. göz korkutmalar..
Hamilelik, doğum, evlat yetiştirme bunlar hiç de kolay şeyler değil. Oldukça meşakkatli. Ve zor. Her anne kahramandır kesinlikle. Ama tek hamile olan, tek doğuran, tek evlat sahibi olan siz değilsiniz. Yeterince zorluk çekseniz de bunu efsanevi hikayelere dönüştürüp insanlara anlatmanıza gerek yok. Onları korkutmanıza gerek yok. Zaten çeşitli zorluklara göğüs germiş olan birine psikolojik olarak çöküntü yaratmanıza gerek yok! Ne olur yani yüreklendirseniz... Ne olur yani işin sevgi dolu yanından bahsetseniz... Ne olur yani birilerine yaranma, birileri tarafından övülme duygularından arınarak anneliği yaşayıp insanlara anlatmaya uğraşsanız...
Etiketler:
anne olmak,
annelik,
annelik duygusu,
çocuk büyütme,
çocuk emzirme,
doğum hikayeleri,
gebelik,
Hamilelik Çok Mu Zor,
hamilelik psikolojisi,
kolay doğum,
normal doğum,
sezaryen,
zor doğum
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)