12 Aralık 2017 Salı

KİTAP TAVSİYESİ: Okulsuz Büyümek



“Bizim çocuklarımız okula gitmiyor. Bu kitap genel olarak oğullarımın örgün eğitim sisteminin sınırları dışındaki öğrenme biçimi ve öğrendiklerinin içeriğiyle ilgili. Ancak bu biçim ve içerik birçok açıdan Vermont Dağı’nın yamacındaki hayatımızdan ayrı düşünülemez. Bu nedenle anlatacağım hikâyelerin hiçbiri ilk bakışta size öğrenmeyle ilgili gibi görünmeyecektir, yani en azından bu kültürde anlaşıldığı biçimde ilgili değildir. Paylaştığım hikâyeler çocuklarımızın eğitimi hakkında olduğu kadar, arazimizle kurduğumuz bağın, oradaki çalışmalarımızın sürekli geliştirdiği yaşam biçimi anlayışımızın, benim ve eşim Penny’nin de hakkında.

Anlattıklarım yalnızca öğrendiklerimiz hakkında da değil, aynı zamanda öğrendiğimiz ama unutmaya çalıştıklarımız hakkında. Hem inandığımız gibi yaşayabileceğimiz hem de daha geniş anlamdaki bir dünyayla olan bağımızı koruyan, dengeli bir yer inşa etme maceramız hakkında.”

(Tanıtım Bülteninden)

Okulsuz Büyümek
Aşina olduğumuzun dışında bir şeyler yaşayan ve kararlı bir aile.
Yaşantılarını kendi mutlulukları ve kendi ihtiyaçları üzerine kurmuşlar.
Mutlular ve her gün diğer hayatlardan daha fazla çalışmalarına rağmen daha dinginler.

4 Aralık 2017 Pazartesi

Yalnızlığa dair...



yalnızlığa dair ne denir...
kalıcı mesela
kader mesela
keder mesela.

bir çığlık.
sessiz.
en sessizinden.
kim anlar?
kim duyar?


saklı.
örtülü.
gizlenmiş.

14 Kasım 2017 Salı

Mabel Matiz - Sultan Süleyman

Kaç sene oldu zaman durdu 
Deniz öyle hep aynı dünya bilinmez 
Taş duvar aynı kaldı 
Ümit öylece kaldı da ümit edeni söyle kim aldı 

Kaç devir geldi kaç nesil geçti 
Yürek öyle sevdalı yollar kavuşmaz 
Hasretin ne tadı kaldı 
Sabır öylece kaldı da sabredeni söyle kim aldı 

Bu dünya ne sana ne de bana kalmaz 
Dünya ne sana ne de bana kalmaz 
Sultan Süleyman'a kalmadı 
Böyle hiçbir kitap yazmaz 

x2 

5 Eylül 2017 Salı

En Temel Besin





Bebeklerimiz, çocuklarımız nasıl beslenmeli diye araştırıp dururuz. Onu mu yese bunu mu yese... Et de yesin balık da yesin... sağlıklı şekilde kilo da alsın. Su da içsin.....
 Bu şekilde çeşitli yiyecekler sunar onları destekleriz. Sağlıklı beslenmesine dikkat ederiz. Tüm bunların daha da ötesinde bir sır vereceğim size. Gerçi sır sayılmaz çünkü her birimizin aslında bildiği şeyler.
Ben diyorum ki; en temel besin evdeki iletişimdir.
İletişimden besin mi olurmuş demeyin. Anne babanın çocukla ve anne babanın kendi arasında kurduğu iletişim kötüyse tüm psikolojiyi etkileyerek çok sağlıklı beslenseniz de sizi sağlıksız yapar. Yediğimiz tüm sağlıklı besinleri işlevsiz yapar. Aksine iletişim iyiyse, bu destekleyici görev yaparak bizleri hem sağlıklı hem mutlu bireyler yapar.
Evdeki huzur ortamı, sevgi ortamı, barışçıl ortam bizlere en temel ihtiyacımızı verir aslında. Evde mutlu olup sağlıklı yetişen bireyler, çevrelerinde de sağlıklı iletişimler kurarak bu güzelliği taçlandırırlar.

şükran.


2 Temmuz 2017 Pazar

Evladını Vahşilere Yem Etme!





Yepyeni bir furyayla başbaşayız.
Ya da şöyle diyelim iyice yaygınlaşan ve doğru kabul edilmiş bir moda.
Bu yazıya birkaç hafta önce başlamıştım. Lakin haberi çıkan bir olaydan sonra artık düzenleyip yayınlama vakti geldi dedim. Bilmiyorum ve umuyorum faydalı olur.
 Eşine boşanma davası açan bir babanın, karısı için, evlatlarını, paylaşımlarıyla, sosyal medyada istismara açık hale getiriyor diyerek çocuklarının velayetini alması şeklinde bahsettiğim haber. Dilerseniz bakabilirsiniz.
Nasıl oluyor da evlatlarımızı diri diri parçalayıp yemelerine izin veriyoruz? Nasıl oluyor da ağzının suları akarken onca vahşinin, evladımızı onlara sunuyoruz? ‘Niçin sunuyoruz’un cevabı yokken kalkıp bir de ağzının suları akanların pazarına götürüyoruz?? 

Eskiden evlatlar vahşilere yem edilmezdi.
Eskiden evlatlar koruyup kollanırdı.
Eskiden evlatlar gözden sakınılırdı. Bu şekilde beğeniye kurban edilmezdi.
Bir beğeni uğruna elalemin kol gezdiği internet pazarına yüklenen videolardan, resimlerden  bahsediyorum!! 

1 Temmuz 2017 Cumartesi

Kalbi dağlanıyordu.

Acı gördüm gözlerinde.
Acı akıyordu,
acı bakıyordu.
Acıydı görünen.

Mimiklerini hitab ediyordu,
mimikleri hıçkırıyordu.

Mimiklerinden hıçkırıklar boşalıyordu.

Bulutlar da ağlıyordu,
yaşlar bir bir boşalıyordu.

13 Mayıs 2017 Cumartesi

Can Yakma Mı Can Yetiştirme Mi?



Çocukluk çağı hayatımızın en önemli çağıdır. Belki bu cümleyi birçok kişiden duydunuz. Ama düşündünüz mü peki? Bu çağ niye önemli? Çocukluğunuzu düşündünüz mü hiç bu açıdan?

Şimdi ve bu zamanda içinizde eksik kalan, içinizde acı bırakan şeyleri irdelediniz mi?
Bazı şeylere olması gerektiği gibi tepki veremediğimizi düşünüyorsak, bazı kişilerle gerektiği gibi konuşamıyorsak, hayatımıza düzeni tam olarak oturtamıyorsak, sinirlerimizin yatıştığını göremiyorsak, sorumluluk alamıyorsak yahut alıp başaramıyorsak, karar vermekte problem yaşıyorsak yahut yanlış karar veriyorsak gibi gibi gibi……


Bunun gibi birçok örnek verebiliriz. Hepsi de çocukluğumuzda yara aldığımızın, yanlış şekilde davranıldığının göstergesidir. Tabi ki anneler ve babalar evlatlarının canını yakmak istemez. Ama bilinçli değilsek ve bu şekilde evlat sahibi olduysak bu bir can yakmadır. Çünkü evlat yetiştirmek, bilinçli olmayı gerektirir. Çünkü bir canı yetiştiremiyorsak yakıyoruzdur. Diri diri.  Kirlenen dünyayı temizlemek adına yapabileceğimiz en kalıcı ve samimi iş budur. Can yetiştirmek. Güzelce. Sevgiyle. Bilgiyle.

şkrn.