“Bizim çocuklarımız okula gitmiyor. Bu kitap genel olarak oğullarımın örgün eğitim sisteminin sınırları dışındaki öğrenme biçimi ve öğrendiklerinin içeriğiyle ilgili. Ancak bu biçim ve içerik birçok açıdan Vermont Dağı’nın yamacındaki hayatımızdan ayrı düşünülemez. Bu nedenle anlatacağım hikâyelerin hiçbiri ilk bakışta size öğrenmeyle ilgili gibi görünmeyecektir, yani en azından bu kültürde anlaşıldığı biçimde ilgili değildir. Paylaştığım hikâyeler çocuklarımızın eğitimi hakkında olduğu kadar, arazimizle kurduğumuz bağın, oradaki çalışmalarımızın sürekli geliştirdiği yaşam biçimi anlayışımızın, benim ve eşim Penny’nin de hakkında.
Anlattıklarım yalnızca öğrendiklerimiz hakkında da değil, aynı zamanda öğrendiğimiz ama unutmaya çalıştıklarımız hakkında. Hem inandığımız gibi yaşayabileceğimiz hem de daha geniş anlamdaki bir dünyayla olan bağımızı koruyan, dengeli bir yer inşa etme maceramız hakkında.”
(Tanıtım Bülteninden)
Okulsuz
Büyümek
Aşina
olduğumuzun dışında bir şeyler yaşayan ve kararlı bir aile.
Yaşantılarını
kendi mutlulukları ve kendi ihtiyaçları üzerine kurmuşlar.
Mutlular ve
her gün diğer hayatlardan daha fazla çalışmalarına rağmen daha dinginler.
İnternette önerisini gördüğüm üzere edindiğim bir kitap
‘Okulsuz Büyümek’. Zihnimde hiç bu denli lezzet bırakacağını tahmin etmezdim.
Belki de yapmak isteyip başaramadıklarımızı anlattığı içindir kitaba duyduğum
sevgi.
Karı-koca bir arsa satın alıyorlar ve sil baştan burada
yaşama başlıyorlar. Geçimlerini ve ihtiyaçlarını tarla ve hayvanlarından
sağlıyorlar. Kendi inşa ettikleri bir ev, gönüllerine göre. Ekip, biçtikleri
alanları, hayvanları, sütlerini sağmaları vs… (Kitabın yazarı ek olarak
yazarlık yapıyor.)
İki oğulları var. Kitabın adından da anlaşılacağı gibi
okulsuz büyüttükleri, büyütmeyi amaçladıkları iki yavruları var. Karı-koca
olarak okullardaki eğitimin yetersizliği, gereksiz şeyleri de bünyesinde
barındırması, çok uzun vakitleri kapsıyor olmasından ötürü ve bunlara dahil
edilebilecek birçok nedenden ötürü çocuklarını okula göndermeme kararı
alıyorlar.
Çocuklar günlerinin büyük bir kısmını oynayarak özgürce
geçiriyorlar. Özgürce. İstedikleri gibi. Onlara bir şeyi dikte edecek,
zorlayacak hiçbir neden yok.
Kapana kısılmamış, kendi olmasına, kendi öğrenmesine izin
verilmiş iki çocuk…
İçinizde belki keşke’leri uyandıracak, lezzeti farklı,
imrenilesi bir hayatın serüveni…
Muhakkak okumalısınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder