Onca bilgiye ulaşılabilecek kaynağa rağmen hala bilgiye kavuşamayan
insanların olması şaşırtıcı geliyor bana. Hala kulaktan duyma bilgilerle nasıl
yaşanır ki? Çoğunluğun kıstas olduğunu kim iddia edebilir ki?
Ne yazık ki toplumda bu böyle şu yüzyılda dahi. Kişi Allah’ın
kafasına koyduğu o muazzam şeyi kullanmayı reddediyor ve başkalarının
dediklerine el açmış fikir dileniyor. Bir şeyi üç beş kişi toplanıp yapıyorsa o
mutlak doğru sayılıyor. Öğrenmek bu kadar zor değil aslında. Ama konfor
alanından çıkmak çok zor. Konfor alanından çıkmak demek aslında tüm herkesi
sorgulamak demek. Herkesi, düşüncelerini sorgula, hatta toplumun doğru kabul
ettiği şeyin yanlış olduğuna kanaat getirip onu hayatından çıkar falan bunlar
topluma rest çekmek demek.
Bakın ben sizi tek doğru bilmiyorum ve araştırıyorum
demek… Siz istediğinizi konuşun ama ben inanmıyorsam bunu umursamam demek… bu
toplumdan aslında tamamen dışlanmak demek. Yalnızlaştırılmak demek…
Düşünmek, sorgulamak, araştırmak, okumak muhteşem şeylerken
toplumda bunun karşılığı tecrit edilmek demek. Çünkü siz düşünürseniz, onları,
onların fikirlerini şüphe duymadan kabullenecek kimse kalmaz. Ve onlara
cahillik denizinde eşlik edecek, boş işlerde destek olacak kişi kalmaz. Düşünmek
zor bir de. Emek ver araştır, didin, oku, öğren. Sonra sorgula. Toplumda bozuk
olan tüm kırışıklıklar görünür oluyor bu şekilde zaten. Sonra kim doğruyu
bilirken yanlışa iman etmeye zorlayabilir ki özgür birini?
Özgürleşmiş, ona ve toplumuna biçilen kalıplardan sıyrılmayı
başarmış ama kafes teklif ediyorlar? Özgür kişi neden kafesi tercih etsin ki? Yeni
kavuşmuş, biliyor kafesin nasıl bir yer olduğunu… niye kafese mahkûm kalalım
ki? Niye özgürleşmeyelim?
Deniliyor ki düşünüyor musun, sorguluyor musun, o zaman yalnızlıkla
cezalandırıyoruz seni… ve yalnızlaştırılıyorsun. Neden? Sebebi o kadar komik ki…
sorguladığın için. Bazen yorgunluk verse de şu yalnızlık unutma ki her kafesten
evladır özgürlük.
Yalnızlık kafese girmekten evladır!
büşraşükrank.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder